“Yazabildiğiniz kadar çok yazın! Parmaklarınız kırılana dek yazın, yazın, yazın!”1886 yılında Marya Miselyova’ya yazdığı mektupta bunları yazmıştı Anton Çehov. Butavsiye bize abartılı gelse de kendisi böyle yazmıştı. Aksi halde kırk dört yıllık ömrüne bu kadar eseri nasıl sığdırabilirdi? İki büyük yazarın onun hakkındaki izlenimleri şöyledir: “Sanırım Anton Çehov’la karşılaşan herkes içinde ister istemez daha yalın, daha doğru, daha kendisi olma isteği duyardı… Çehov hayatı boyunca hep kendi ruhsal bütünlüğü içinde yaşadı; her zaman kendisi olmayı, iç özgürlüğünü korumayı başardı. Başkalarının, özellikle de daha kaba insanların Anton Çehov’dan beklediklerine hiç aldırmadı… Bu güzel yalnızlığı içinde, kendiside yalın, gerçek ve içten olan her şeyi sevdi ve kendine özgü bir güçle başkalarına da yalın olmayı öğretti.” (Maksim Gorki )