Din ve bilim arasındaki çatışmanın günümüzün kapitalist toplumunun kalıcı bir özelliği olduğunu açıkça kabul ediyoruz. Hümanist bir bilimin daha da ilerlemesi, zorunlu olarak devrimci bir projedir. Aynı zamanda akıllı tasarım, geçmiş kazanımlara yöneltilmiş gerici bir hareket olarak görülmelidir. Thomas Henry Huxley’in Origin of Species’in (Türlerin Kökeni) yayınlanmasından kısa bir süre sonra muzaffer bir şekilde yazdığı gibi, “Sönük teologlar, Herkül`ün yanındaki boğulmuş yılanlar gibi tüm bilimlerin beşiği hakkında yalan söylerler ve tarih, bilim ve dogmatizm ne zaman adil bir şekilde karşı karşıya gelse, dogmatizmin arenadan çekilmek zorunda kaldığını kaydetmiştir: yok olmasa da ezilmiş ve kanayarak, ölmese de darbe alarak." Akıllı tasarım bu anlamda bilime yönelik bir karşı devrimdir. İntikam amacıyla son dirilişinde, akıllı tasarım biçimindeki yaratılışçılık, devlet okullarında ve diğer kurumlarda materyalizme karşı zafer kazanmaktan çok, onu çarmıha germeyi amaçlıyor. Akıllı tasarım savunucuları, tasarım argümanını, sorunu Darwin`e değil antik çağdaki Epikür’e dayandıran, materyalizme karşı daha büyük bir haçlı seferinin sadece parçası olarak görüyorlar. Epikür, materyalizmin arketipi ve yaratılışçılığın en büyük düşmanı olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla Darwin`in çürütülmesi gerekli görülüyor ama çok daha büyük bir engizisyonda nihai ya da yeterli hedef bu değil. Gerçekten de akıllı tasarım eleştirmenleri eleştirilerine bir tür Deccal olarak kabul ettikleri Epikür’den başlayıp, modern zamanların şeytani üçlüsü Darwin, Marx ve Freud’a kadar uzanarak materyalist geleneğin tamamını dâhil eder. Bu kısa kitaptaki amacımız, akıllı tasarımın (yaratılışçılığın) 2.500 yıllık materyalist eleştirisinin (ki bu eleştirinin içinden modern bilimsel dünya görüşü ortaya çıkmıştır) kısa bir açıklamasını sunarak aynı tartışmaya karşıt bir bakış açısıyla bakmak. Batı düşüncesindeki bu bin yıllık tartışma, doğa bilimleri kadar sosyal bilimleri, din kadar felsefeyi ve kilise kadar devleti (siyaseti) de ilgilendirdiği için incelenmektedir. Akıllı tasarım hareketine yanıt vermeye yönelik çok sayıda yeni girişim, bilim ve din arasında yapay bir barış oluşturmaya çalıştı. Yine de akıllı tasarım hareketi tarafından öne çıkarılan, din ve bilim arasındaki çatışmanın, günümüz toplumunda aşılamaz olduğunu ileri sürüyoruz. Dinsel yabancılaşma, yani dünyaya yabancılaşma, insani yabancılaşmanın bir yansımasıdır, tıpkı yalnızca bir tahakküm aracı olarak düşünüldüğünde bilimin yabancılaşması gibi. İkisi de mevcut iktidar yapısı için eşit derecede gereklidir. Bu ikili yabancılaşmayı aşmanın tek yolu, toplumsal yollarla, daha geniş bir materyalizm-hümanizm yaratmaktır; bu materyalizm-hümanizmin ilk önkoşulu doğayla sürdürülebilir bir ilişki, yani yaşayan bir natüralizm olacaktır. Ancak bunu başarmak için dünyayla ilişkimizi değiştirerek onu dostumuz yapmamız gerekecektir. Bu kitap, diğer tüm kitaplar gibi ama çoğundan daha da öte bir seviyede, ailemizi, arkadaşlarımızı ve meslektaşlarımızı kapsayan sosyal bir üründür.