Hölderlin der ki: *Ozanca barınır insan yeryüzünde.* Ve tarif ettiği o yer, ara bir yerdir: çifte yoksunluk zamanından kalma... Bir bakıma yerlerin yeri... Bir çeşit bekleme odası... Muhakkak ki, en az Hölderlin kadar beklemiş biri Kafka da... Beklemeyi bilmiş biri... Üstelik ozanca... İyi de, Kafka neden şiirde karar kılmamıştır da, düzyazıda ozanca davranmayı tercih etmiştir? Ara yerde (Araf ’ta mı yoksa) kalmayı arzulamıştır? Aranan yanıtların çoğu, belirli bir olgunluğa ulaştıramadığı, daha da vahimi, tamamlayamadığı bu aforizmalarda gizli… Büyük bir çökkünlük içindeyken yazılan; sık sık karalanan, zaman zaman atılan, bazen unutulan, sonra yeniden yazılan bu aforizmalarda…
DÜŞÜNCENİN YAPI TAŞLARI dizisi, varlığını Kafka’nın vefalı dostu Max Brod’a borçlu olduğumuz Aforizmalar’ı ilk kez hem özgün dili, hem de kabul görmüş iki İngilizce versiyonuyla birlikte sunuyor. Ve kendini *okur* olarak tanımlayıp melan- kolik dünyada kaybolmak, mukayese ederken yorulmak, karmaşık fikirlerle çarpışırken yaralanmak isteyen herkesi, müthiş bir şölene davet ediyor.