Abdülhak Hamit Tarhan, 19. yy. yenileşen Türk edebiyatının, bir başka terimiyle Tanzimat Edebiyatının ikinci kuşak sanatçıları (Recai-zade M. Ekrem ve Sami Paşa-zade Sezai ile birlikte) arasında yer almaktadır. Yenilik edebiyatımızın temellerini kurmaya çalışan ve Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa`nın oluşturduğu birinci kuşak sanatçılarının açtığı yenilik çığırında yürüyen Abdülhak Hamit, her yeniliği denemeye ve uygulamaya girişen, bu yolda durmadan yazan bir sanatçı kimliği ile karşımıza çıkar.
Abdülhak Hamit`in yazı hayatının temelinde iki sanat dalı vardır; Biri şiir sanatı, öteki tiyatro sanatı. Tiyatrolarında da ağırlıklı olarak manzum oyunlara yöneldiği ve o türü ön plana aldığı için sanatçının sanat derinliğinde "şiir" yatmaktadır, diyebiliriz. Nitekim hem edebiyat tarihimizde hem de edebiyat çevrelerinde onun tiyatro yazarlığından çok şairliği öncelik almıştır.
Sanatçı, sadece kendi sanat dünyası ile sınırlı kalmamış; sonraki dönemlerden özellikle Servet-i Fünun Edebiyatına örneklik etmiş; edebiyat tarihimizde yalnızca yazdıklarıyla değil, etkileriyle, yetiştirdiği genç sanatçılar ile anılmış; kendine özgü sanatçı kimliği ile yer etmiştir.