Dr. Senai Demirci son kitabı 50 Kuştüyü Masal’da garip sorular soruyor:
*Pamuk Prenses’e yeni bir kulübe bulunamaz mı? Belki böylece yedi cüceleri bi’ssürü zahmetten kurtarabiliriz.*
*Hem üvey anneler hep kötü olmak zorunda mı? Oysa ben iyi yürekli, eşsiz merhametli çok üvey anneler tanıdım.*
*Ağustos böceğinin tembel olduğunu kim söyledi?*
*Yüzlerce yıllık bu iftiraya hâlâ inanıyor musunuz?*
*Müzik yapmak da emek gerektiriyor; gitar kursuna gidince bunu öğrenmiş olmalısınız.*
*Şu çalışkan diye bildiğimiz karınca hiç çekilmez işkolik ebeveynlere benzemiyor mu?*
*Biriktirmek, üst üste yığmak, istiflemek her zaman doğru mu?*
*Hem sonra, tavan arasında yıllarca ağlamış Külkedisi’nin, sarayından hiç çıkmayan şımarık ve gafil prense bir diyeceği yok mudur?*
*Şu sevimli Küçük Prens’in küçük gezegeninin hemen sağ arka tarafında yeni bir gezegen daha olmuş olamaz mı?*
*Hadi bunlar neyse; noktalama işaretlerinin çektiği nedir bizden? Meselâ, ‘nokta’ her cümlenin sonunu beklemekten yorulmamış mıdır?
‘Ünlem’in sürekli bağırmaktan sesi kısılmış olamaz mı? ‘Parantez’ küçümsendiğini düşünüp küsmüş olamaz mı? ‘Tırnak işareti’ yalan yanlış her sözün başını sonunu beklemekten utanıyor olamaz mı?*
En iyisi, ezberlerinizi unutun; masal terapisti Dr. Senai Demirci’nin eski masallara yeni ayarlar verdiği, eski bilgelikleri yeni masallarla hatırlattığı, 50 Kuştüyü Masal’ı okuyun. Kısacık masalların yüzünüze yeni bir gülücük yerleştirdiğini, hep böyle gelmiş masalların bir de *şöyle* gidebileceğini şaşırarak keşfedin. Yorulmadan, yoğrulun.