Cezaevlerinde yaşananlanları bir orada yatan mahkumlar bir de bizler biliriz, ben bilirim.
Ben kim miyim? Başgardiyan. Eskilerin deyimiyle Başefendi.
Bizler sadece devletin sıradan görevlileri değiliz cezaevlerinde. Mahkumun kimi zaman arkadaş oluruz, kimi zaman kardeşi.
Görevimiz elbette belli bir disiplini gerektirir. İşte burada önemli olan adaletli davranabilmektir. Dürüst olabilmektir. Haksızlığa taviz vermeden, görevini başarı ile yerine getirebilmektir.
Ben görevimi hakkıyla yaptığıma inanıyorum. İyi bir idareciyimdir. Cezaevini yönetenle, orada ceza çeken arasında iyi bir köprü olduğuma inanıyorum.
Çok kritik dönemlerde görev yaptım. Yeri geldi sabrım ve tecrübem ile isyanları önledim. Yeri geldi, cezaevini yöneten en üst düzey yöneticilerin istifalarını önledim. Yani hem mahkumu hem de cezaevi yöneticisini idare ettim.
Bunu ne ile mi başardım?
Dürüstlükle!
Öncelikle güvenlerini kazandım. Yıkıcı değil, her zaman yapıcı oldum. Krizler yaşadım, krizlere çözüm üretmeyi bildim. Çünkü
idarecilik *çözüm üretme sanatıdır*. Cezaevi, orada görev yapanı bir nevi insan sarrafı yapıyor. Hayal edemeyeceğiniz gerçeklikteki yaşanmışlıklar… İşte bu kitapta sizlere bunları anlatıyorum. Hayalinizdeki gerçeklikler!
Cezaevlerinin bilinmeyenlerini paylaşıyorum. Kitabımı okurken kendinizi demir parmaklıkların ardında hissedeceksiniz. Sizi oraya götüreceğim. O olayları benimle birlikte sizler de ya?ayacaksınız. Hazırmısınız? Öyleyse kapıyı açıyorum.