İnsanın hayatını; saflığı ve temizliği için feda edebileceği bir kadını bulmasının ne kadar güç olduğunu düşündükçe kalbi ağlayacak kadar derin bir acıyla sızlıyordu.
Hicret, insan ve toplumun dünya görüşünü değiştirir ve sonuçta da dinsel, fikirsel, duygusal donukluğu ve gerilemeyi iptal eder, toplumsal çürümeyi önler
("Fakat şunu unutmamalısınız ki o barbarca bebek doğurarak çoğalma günlerinde çocuklar, Devlet Şartlandırma Merkezlerinde değil, ebeveynleri tarafından yetiştirilirdi.")
Artık olamayacağını biliyorum. Aşk benim kalbimi yakıyor, seninkini yalayıp geçiyor. Ben tam merkezine koyuyorum aşkı hayatımda, sen başka bir şeyin yerine koyuyorsun.
Elizabeth hiç de hoş olmayan duygularla baş başa kaldı. Yine de hikayeyi olanca neşesiyle arkadaşlarına anlattı; çünkü her gülünç şeyden zevk alan, canlı, şakacı bir ruhu vardı.
Drago, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını fark etti, birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor, hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindirmiyordu; bir insan acı çektiğinde diğerlerinin, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti.
Bugün zorbalığı simgeleyen, geçmişte ona araçlık eden şu kararmış eski duvarlar sana da kederli bir köşe anımsatıyor mu? Ağacım için kış neyse, bu duvarlarda benim için odur.
"Gerçek romantikler ne kadar yumuşak hatta gözü yaşlı görünseler, gerçekten üzülmezler. Çünkü romantik olmak bencil olmaktan gelir bence. Gerçekten üzülebilmek için insanın gerçekçi olması gerekir."